GÖZLERİNİN İÇİNE BAKIN
Fotoğrafını
çekeceğiniz obje ile direkt göz teması sağlamanız, tıpkı gerçek hayatta olduğu
kadar önemlidir. Birisinin fotoğrafını çekeceğiniz zaman fotoğraf makinenizi o
kişinin göz seviyesine getirerek fotoğraf çekmeye özen gösterin. Bu sayede yüz
ifadelerini tam olarak yakalayabileceksiniz. Her zaman için çekilen kişinin
direkt objektife bakması gerekli değildir ama aynı hizada olmak çoğu zaman en
doğru yaklaşımdır. Özellikle çocukların fotoğraflarını çekerken aynı göz hizasında
olmaya çok özen gösterin. Yere çömelerek kendinizi aynı hizaya getirmeye
çalışın. Hatta gerekirse emekleyen bir bebeği yere yüzüstü uzanarak bile
çekebilirsiniz. Aynı durum hayvanların resimlerini çekerken de geçerlidir.
Köpeğinizin resmini kendi göz hizanızdan çekerseniz elde ettiğiniz görüntü
tatmin edici olmayacaktır. Onun yerine çömelerek onunla aynı hizaya gelin. Bu
sayede köpeğiniz size adeta poz verecektir.
SADE BİR ARKA PLAN SEÇİN
Resmini
çekeceğiniz obje ile arka plan arasındaki ilişki çok önemlidir. Koyu bir zemin
üzerindeki koyu renk bir objenin sınırları net olarak anlaşılamaya-caktır.
Tabi ki gölgeler de silikleşecektir. Bu da fotoğraftaki derinlik hissini azaltacaktır.
Ya da tam tersi olarak açık
renkli
bir objenin fotoğrafını koyu renkli bir zemin kullanarak çekebilirsiniz. Koyu
ya da açık renkli olsun, arka planın desenli olması da sizi rahatsız edebilir.
Onun yerine doku ve desen taşımayan arka planlar tercih etmeye çalışın.
GÜN IŞIĞINDA DA FLAŞ KULLANIN
Çoğu
kimse flaşın sadece karanlıkta kullanılması gerektiğini sanır. Ancak flaş
kullanımının önemli bir yeri vardır. Parlak güneş ışığı istenmeyen derin
gölgeler oluşturabilir. Özellikle de yüz ve ifadelerin kaybolmasına neden
olabilir. Bu yüzden parlak güneşli günlerde gün ışığı tam arkanızdan gelmediği
sürece flaş kullanmalısınız. Ayrıca bulutlu günlerde veya havanın çok aydınlık
olmadığı zamanlarda da flaş kullanmayı ihmal etmemelisiniz
OBJENİZE YAKLAŞIN
Arka
planın vurgulanmasına gerek duymadığınız durumlarda fotoğrafını çekeceğiniz
objeye mümkün olduğunca yaklaşmaya çalışın. Bu şekilde çok daha fazla detay
elde edebilirsiniz. En ince yüz hatlarını ve çizgileri görebilirsiniz. Eğer
canlı bir objeyi resimlemiyorsanız da yakınlaşarak o nesnenin dokusunu
yakalayabilirsiniz. Ancak objenize çok yaklaşmamaya dikkat edin. Çoğu amatör
fotoğraf makinesi (point & shoot) objeye ortalama bir adım mesafe
yaklaşmaya izin verir. Daha fazla yaklaşacak olursanız fotoğraf bulanık
çıkacaktır. Fotoğraf makinelerinin LCD ekranları çok küçük olduğundan çekilen
resimler bulanık olsa bile net görünebilmektedir. Bu yüzden resmi çektikten
sonra net olduğundan emin olmak için resmi büyütme kullanarak kontrol
edebilirsiniz...
ODAĞI KİLİTLEYİN
Özellikle hareketli objelerin resimlerini çekerken
odaklamayla zaman kaybetmek oldukça can sıkıcı bir durumdur. Zaten çoğunlukla
otomatik makineler hızla hareket eden bir cisme odaklamakta çok zorlanırlar ve
genellikle başarısız olurlar. Sizin yapmanız gereken şey belirli bir mesafeye
makinenizi odaklamanızdır. Örneğin hızla geçen bir arabanın resmini çekmek istiyorsanız,
resmi çekmek istediğiniz noktayla aynı uzaklıkta bir noktaya odaklamalısınız.
Bu bir trafik lambası veya yoldan geçen başka yavaş bir araç olabilir. Bu
odaklamayı deklan şöre yarım basarak sağlayabilirsiniz. İstediğiniz bölgeye
odaklamayı sağladıktan sonra tek yapmanız gereken şey araba oradan hızla
geçerken deklanşöre tam basmaktır. Ancak aynı noktadan birçok hızlı araba
geçecekse her seferinde deklanşöre yarım basma yöntemiyle bir yere
varamazsınız. Bu durumda yapmanız gereken; odak kilitlemektir (focus lock). Ne
yazık ki bu fonksiyon çoğu amatör fotoğraf makinesinde bulunmamakta.
FLAŞINIZIN MENZİLİNİ
BİLİN
Makinelerin üzerinde
gelen flaşlar çok güçsüz flaşlardır ve ancak bir ila iki metreye kadar aydınlatma sağlayabilirler. Dolayısıyla karanlıkta flaş kullanacaksanız
objenize yakın olmaya özen gösterin. Ancak
çok yakın olmanız da çok fazla yansımaya ve parlamaya neden olur. Bu yüzden flaşınızın özelliklerine
iyi öğrenmeli ve en uygun mesafeyi
kullanmalısınız. Artık üst seviyeli amatör
fotoğraf makinelerinde de flaşın
gücünü ayarlamaya yarayan bir seçenek
bulunuyor. Genellikle -2.0v ve +2.0v
arasında değişen değerler kullanarak
istenilen optimum flaş gücünü sağlayabilirsiniz. Ayrıca kimi makinenin üzerinde daha kuvvetli flaşların takılmasına izin veren aksesuar ayağı (hot shoe) mevcuttur. Bu sayede daha uzak mesafelere ışık ulaştırılabilir
IŞIĞA DİKKAT EDİN
Her fotoğrafta objeden daha da önemli olan öğe
ışıktır. Işık her fotoğrafın görüntüsünü tamamen değiştirebilir. Işığın rengi,
geliş açısı ve şiddeti resim üzerinde önemli etkiler bırakır. Özellikle dış mekan
çekimlerinde ışığın şiddetini ve rengini ayarlamak gibi bir şansınız özel ekipman
kullanmadığınız
sürece pek mümkün değildir. Ancak ışığın geliş açısıyla oynayabilirsiniz. Tabi güneşin
yerini değiştirmeniz mümkün olamayacağından dolayı ya siz, ya objeniz ya da her ikiniz birden yerlerinizi
değiştirerek uygun bir açı sağlayabilirsiniz. Kimi zaman ışık ve gölge oyunlarıyla
resimlerinize derinlik katabilirsiniz. Aslında ışığın kuvvetini ve rengini de o an için değiştirme şansınız olmasa da uzun vadede değiştirebilme şansınız vardır. Bir objenin resmini öğle güneşinde çektikten sonra bir
de akşam üzeri güneş batarken veya
havanın bulutlanmasını bekledikten
sonra çekebilirsiniz
DİKEY RESİMLER DE
ÇEKİN
Alışkanlıktan olsa
gerek çoğu fotoğ-rafsever
sadece yatay fotoğraflar çekmeyi tercih
etmekte. Oysa kimi zaman dikey
fotoğraf çekmek çok daha güzel ve etkileyici
sonuçlar doğurabilir. Örneğin bir
kulenin veya deniz fenerinin fotoğrafını
çekerken dikey olarak çekeceğiniz
bir fotoğraf çok daha fazla detay
yakalamanızı sağlayacaktır. Ancak bu
sadece dikey fotoğraf çekmek iyidir
anlamına da gelmiyor. Hem yatay hem
de dikey fotoğraflar çekerek farklı
kompozisyonlar elde edebilir, bu
sayede farklı nitelikte fotoğraflar çekebilirsiniz.
OBJENİZİ ORTALAMAYIN
Dijital fotoğraf
makineleri - özel ayarlar yapılmadığı takdirde - ekranın ortasındaki alana göre
netleme yaparlar Bu yüzden çoğu kullanıcı resmini çekmek istedikleri objeyi
ekranın ortasında tutmaya çalışır. Ancak resmin tam ortasında bir obje
bulunmasından ziyade resmin sağında veya solunda olması çoğu zaman için daha caziptir. Bu sayede fotoğrafta daha fazla detay bulunacak
ve aynı zamanda da resim bir derinlik
kazanacaktır. Fakat bu durumda
makine otomatik olarak ortadaki alana odaklama yapacağından istediğiniz objeler net olmayacaktır. Bunu
engellemek için önce odaklamak istediğiniz
obje üzerindeyken deklanşöre yarım
basarak odaklamayı sağlamalı, daha
sonra da fotoğraf makinenizi
Diyafram ve Enstantane
Dijital
fotoğraf makineleriyle çekim yaparken sensör üzerine düşecek ışık miktarı
oldukça önemlidir. Eğer sensör üzerine çok fazla ışık düşecek olursa, kötü bir
sonuç alınması kaçınılmazdır. Bu sebeple yakalanacak kare için en iyi sonucu
elde etmek, sensör üzerine düşecek ışık miktarının ayarlanmasından geçer.
Fotoğraf makinesinin düğmesine basıldığında içeri alınacak ışık miktarı kontrol
edi
Fotoğrafçılık Tüyoları
Çerçeveyi Doldurmak
Fotoğrafçılık
çerçeveyi doğru biçimde doldurmaktır.ne çekeceğiniz tamamen sizin kişisel
tercihlerinize kalmış ancak nasıl çekeceğiniz ve nasıl farklılaştırabileceğiniz
çok önemli. Belki binlerce kez çekilmiş olan bir anıtı, boğaz köprüsünü, bir
kuşu vs çekebilirsiniz, işte bu noktada kendinize sormanız gereken soru şu: Bu
resmi farklı kılacak olan nedir? insanlar, sık sık gördüklerinden ziyade,
göremedikleri ayrıntıları, farklı bakış açılarını görmeyi daha çok isterler.
Mesela çok bilindik bir mekanın fotoğrafını çekerken daha farklı açılar kullanmaya
çalışın (örneğin bir köpeğin bakış açısından aktarmak için yere yakın
mesafeden çekebilirsiniz). Bir binanın tümünü çekmek yerine binadaki tek bir
ayrıntıya odaklanabilirsiniz (minare ucu, kapı tokmağı, pencere çerçevesi,
binadaki çatlak vs).
Bir Bölü Uç
Fotoğrafçılıkta
bir diğer önemli husus ise bir bolü üç kuralıdır. Ne yazık ki bir çok kişi,
fotoğrafta asıl odaklanmak istediği nesneyi veya kişiyi karenin tam ortasına
kondurur. Eğer profesyonel bir fotoğrafçı olmak istiyorsanız, bir bolü üç
tekniğini uygulayın. Yani odaklanmak istediğiniz objenin ana kısmını çerçevenin
bir bolü üçüne yerleştirin. Mesela bir portre resimde (vesikalık), gözler
resmin üstten bir bolü üç kısmında olmalıdır. Aynı şekilde açık alandaki
çekimlerde çektiğiniz kişiyi resmin sağ veya soldaki bir bolü üçüne
yerleştirerek hem ufku, hem gökyüzünü de çerçeve içerisine katabilirsiniz.
Işığın
konuya düşme durumuna göre daha başarılı fotoğraflar çekmek için bazı öneriler:
Hangi Saatlerde Fotoğraf Çekmeli: Başarılı fotoğrafların temel kriteri, o fotoğrafın çekim saatiyle doğrudan ilgilidir. Açık bir günde çekilecek fotoğraflara ait sonuçlar saat be saat değişir. Gelin bu sonuçları değerlendirelim:
Sabah ve akşam
saatleri, fotoğrafçıların en çok sevdiği saatlerdir. Gün doğmadan, doğadaki
ışık çok yumuşak ve gölgeler yok denecek kadar azdır. Açık bir günde o saatte
çevre gri mavi tonunda olacağından fotoğraflarımız gizemli ve romantik bir
havaya bürünecektir. Güneş doğarken ışığın rengi derhal ısınacak, uzun
gölgelerin yanında ortalığın rengi sarı ve turuncu bir tona dönüşecektir. Güneş
ufukta biraz yükseldikten sonra ışık güçlenecek ve yavaş yavaş mavi tonlar
hakim olmaya başlayacaktır. Güneş doğduktan iki üç saat sonra normal gün ışığı
artık gelişmiştir ve ideal fotoğraf çekme saatleri başlamıştır. Bu saatlerde
hem güneş ışınları yatık gelecek, hem de renkler en doğru sonucu verecektir.
Güneş tepede iken çekim yapmayı bırakıp, başka şeylerle ilgilenmek en doğru
olacaktır. Özellikle yaz mevsimlerinde dik gelen ışınlar hem gereksiz kontrasa
yol açacak, hem yüzlerde ve mekanlarda rahatsız edici gölgelere neden
olacaktır.
Kışın saat 15.00-
16.00, yazın ise 17.00-18.00 arası güneş yine ufka yaklaşacağından gölgeler
uzayacak renkler sarı ve turuncuya kaçacaktır. Bu tonlar günbatımı fotoğrafları
için idealdir. Ama bu saatte bir portre ve ya herhangi bir nesne fotoğrafı
çekiyorsak oluşacak sarı tonlar rahatsız edici olabilir. O zaman da renk düzenleyici
filtrelerle (mavi seriden) bu sonucu gidermemiz gerekecektir. Gün batımında
unutmamamız gereken özelliklerden biri de gölgede kalan şeylerin siyah
çıkacağıdır. Su özellikten yararlanarak bu lekeleri bilinçlice kullanıp
başarılı siluet fotoğrafları elde edebiliriz.
Gün batımından sonda
da doyumsuz fotoğraflar çekmek mümkündür, özellikle deniz ve göl sularında
oluşan tonlar, gökyüzünde meydana gelen kızarmalar, hafiften başlayan cadde ve
sokak aydınlatmaları farklı fotoğrafların ipuçları olabilir. Unutmamamız
gereken bir nokta daha: Gece fotoğraflarında gökyüzününü parlement mavisi
şeklinde yakalamak istiyorsak gün batımından sonraki karanlığın ilk saatlerinde
çekim yapmalıyız.
Kapalı havalarda
çekilen fotoğraflar genellikle ışık ve renk açısından tat vermez. Bu havalarda
manzara fotoğrafı çekmekten kaçınalım ve ya elden geldiğince gök yüzünü
fotoğrafımıza katmayalım. Kapalı havalar ışığı filtreden geçirip gölgeleri yok
ettiği için portre fotoğrafları için uygundur. Parçalı bulutlu havalar ise
fotoğrafçıya sürpriz görüntüler verebilir. Küme küme bulutlar fotoğrafımıza
renk ve estetik katacağı gibi, bulutlardan süzülen ışıkların ani aydınlatmaları
bizlere doyumsuz manzaralar sağlayacaktır. Özellikle yağmur sonrası açan
havalara dikkat! Ummadık anda bir gök kuşağı karşınıza çıkabilir.
Işığın Yönü: Fotoğraf çekerken ışığın özelliği kadar yönünün de çok
önemli olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. İlk fotoğrafa başlayanlar
içir ışığı arkaya almaları uyarısında bulunulur. Bu durum doğrudan fotoğraflar
için geçerlidir. Çünkü konu ne kadar iyi aydınlanırsa alacağımız sonuç ta o
kadar iyi olur. Fakat farklı fotoğraflar çekmek, eserimize ışığın tonlarını,
gölgesini hatta yansımasını katmak istiyorsak ışığın her yönü bizim için önemli
olur. Yandan gelen ışık yaratacağı yarım gölge nedeniyle güzel tonlar yaratır,
karşıdan gelen ışık bize doyumsuz siluet fotoğrafları çekmemize yarar.
(Karşıdan gelen ışığı çekmenin büyük dikkat isteyeceğini de unutmayalım.)
Özelikle parlak yüzeylerde ve toz bulutlarında yansıyan ters ışık bize eşsiz
kompozisyonlar yaratabilir
BURAYA KADAR
ÖĞRENDİKLERİMİZ IŞIĞINDA BİR FOTOĞRAF ÇEKELİM
a) Çekeceğimiz konunun
kararını verelim (neyin fotoğrafını, nasıl çekelim?) Çekeceğimiz konuya göre
bilinçli film seçip makinemize takalım. Filmimizin asa değerini ayarlamayı
unutmayalım.
b) İlk yapacağımız işlerden beri ışığın durumu. Çekeceğimiz fotoğraf için doğru ışık var mı? Doğru zamandaki doğru ışığı seçelim.
c) Işık uygunsa konumuzun doğru kadrajını yapalım. (Karemizde ne olsun? Ne olmasın?), doğru yakınlıkta mıyız? Konuya uygun doğru objektif takılı mı?
d) Çekeceğimiz konuya uygun olarak değişkenlerden birini seçelim (diyafram ve ya enstantane) ve pozometremizin kontrolünde karşı değeri de belirleyelim.
e) Objektifimizin telemetresinden yararlanarak netlik ayarımızı yapalım.
f) Makinemizi doğru tutuyor muyuz? (Sağ el işaret parmağı deklanşörde, avuç içi makineyi kavramış durumda. Sol el objektife alttan destekli ve baş parmakla işaret parmağı objektifi idare ediyor).
g) Sarsmadan ve dikkatli bir şekilde deklanşörümüze basarak fotoğrafımızı çekelim.
Görüyorsunuz
deklanşöre basmadan önce almamız gereken bir dizi karar. Kafamız karışıyor
değil mi? Hele bir de bundan sonra göreceğimiz ve en az bunlar kadar
sayabileceğimiz estetik kuralları da eklersek işimizin bir hayli zor olduğunu
görürüz. O zaman ne yapalım? Yapacağımız şey bol bol çekim yapıp,
melekelerimizi geliştirmek. Tıpkı araba sürmek gibi. İlk kullandığımızda ayrı
ayrı dikkat etmemiz gereken bir yığın kuralı düşünmekten vites değiştirmeyi ve
direksiyon kullanmayı şaşırmamız gibi, ilk anda şaşırabilir ve daha sonra
bunların tam bir alışkanlığa dönüştüğünü ve bir çok şeyi farkında olmadan
yaptığımızı görebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUMLARINIZ BİZİM İÇİN ÖNEMLİDİR..TEŞEKKÜR EDERİZ..